Herkese yeniden merhaba sevgili okurlar!
Bu aralar, herhalde günde 10 sayfadan fazla yazı yazıyorum. İş Dünyası ve Merak Postası yayınlarında her hafta en az bir yazı yayınlamaya özen gösteriyorum. Yazmakta olduğum üçüncü kitabım ilerliyor. Aynı zamanda da iş ile alakalı olarak eğitimler hazırlıyorum. Elim klavyeden kalkmıyor anlayacağınız :)
Bundan pek tabi ki şikayet ediyor değilim, hatta yazı yazmak ile uğraşmama izin veren bir hayatım olduğu için şükrediyorum. Bilhassa günümüzde, hem de dikkat süresinin 7-8 saniyelere kadar indiği 2025 senesinde, dişe dokunur bir şeyler yazmaya çalışmaya oturabilmek bile lüks. Hele ki, bunun 1200 kişi tarafından okunması (evet 1200 olduk!) çok büyük bir nimet. İyi ki varsınız.
Bu sayıda farklı bir şey yaparak başlamak istiyorum: bir kitap değerlendirmesi. Bakalım nasıl olacak, kitap değerlendirmelerinin devam etmesini istiyorsanız lütfen yorum yazarak ya da mesaj atarak beni haberdar ediniz!
Haftanın Kitabı
Talking To Strangers, Malcolm Gladwell
Malcolm Gladwell’in “Talking to Strangers” adlı eseri, yabancılarla kurduğumuz ilişkilerde sezgiye fazlasıyla bel bağlamamızın ortaya çıkardığı trajik hataları incelikle bize sunuyor. Gladwell, CIA ajanı Ana Montes’ten Sandra Bland vakasına uzanan geniş bir vaka yelpazesiyle, doğruluk ve şeffaflık varsayımlarımızın sistemik biçimde boşa düştüğünü gösteriyor. Kitabın merkezindeki “varsayılan doğru kabul” kavramı, okuru hem günlük iletişimde hem de toplumsal kurumlarda kullanılan güven protokollerini sorgulamaya zorluyor. Açıkçası bu insanı biraz paranoyak yapıyor, doğruya doğru. Gladwell’in akıcı anlatımı, akademik araştırmaları popüler anekdotlarla harmanlayarak normalde okur için ağır olabilecek konuları erişilebilir kılıyor. Bununla birlikte, yazarın bazen istatistiksel argümanlarını gereğinden fazla basitleştirdiğini de düşünmüyor değilim. Yine de kitap, pandeminin bilgi kirliliği ortamında daha da önem kazanan hukuksal sorgulama, polis prosedürleri ve medya güvenilirliği konularına eleştirel bir ışık tutuyor. Sonuç olarak “Talking to Strangers”, yabancıya güven meselesini sosyolojik, psikolojik ve politik boyutlarıyla irdeleyen, tartışma başlatıcı nitelikte güçlü bir çalışma. Özellikle yöneticiler ve hukuk uygulayıcıları için önyargı tuzaklarını görme rehberi sunuyor. Mutlaka okunmalı ve tartışılmalı.
Şimdi gözden kaçan önemli haberler!
1.Dünya’daki en eski kayaçlar keşfedildi
Kanada'nın Quebec eyaletindeki Hudson Körfezi kıyısında yer alan Nuvvuagittuq Greenstone Kuşağı'nda yapılan son araştırmalar, Dünya'nın bilinen en eski kayaçlarının burada bulunduğunu ortaya koydu. Bu kayaçlar, yaklaşık 4.16 milyar yıl öncesine, Hadean dönemine tarihleniyor. Araştırmacılar, samaryum ve neodimyum elementlerinin radyoaktif bozunma oranlarını analiz ederek bu yaş tahminine ulaştılar. Bu bulgu, Dünya'nın erken dönemlerinde zaten katı bir kabuğa ve okyanuslara sahip olduğunu, dolayısıyla gezegenin başlangıçta tamamen erimiş bir halde olmadığını gösteriyor. Ayrıca, bu kayaçların bazıları, antik deniz suyunun yağmur olarak düşmesiyle oluşmuş olabilir, bu da erken okyanus-atmosfer etkileşimlerine dair ipuçları sunuyor. Bu keşif, Dünya'nın ilk jeodinamik süreçlerini ve yaşamın başlangıcı için uygun ortamların nasıl oluştuğunu anlamamıza katkı sağlıyor. Araştırma, Ottawa Üniversitesi'nden jeolog Jonathan O'Neil liderliğinde yürütüldü ve Science dergisinde yayımlandı (reuters.com).
2.Danimarka vatndaşlarına kendi yüz ve sesleri üzerine telif hakkı verecek
Danimarka, yapay zekâ tarafından oluşturulan deepfake içeriklerle mücadele etmek amacıyla vatandaşlarına kendi yüz ve sesleri üzerinde telif hakkı tanıyan bir yasa tasarısı hazırladı. Bu yasa, bireylerin dijital benliklerini koruma altına alarak, izinsiz oluşturulan içeriklerin kaldırılmasını talep etme ve tazminat isteme hakkı veriyor. Kültür Bakanı Jakob Engel-Schmidt, bu girişimin, bireylerin kendi bedenleri, sesleri ve yüz özellikleri üzerindeki haklarını vurguladığını belirtti. Yasa, parodi ve hiciv gibi istisnaları korurken, teknoloji platformlarına da ciddi yaptırımlar öngörüyor. Bu düzenleme, Danimarka'nın dijital çağda bireysel hakları koruma konusundaki öncülüğünü gösteriyor (theguardian.com).
3.OpenAI’dan ilk yapay zekâ donanımı geliyor
OpenAI, ünlü tasarımcı Jony Ive'ın kurucusu olduğu io şirketini 6,5 milyar dolara satın alarak ilk yapay zekâ donanım ürününü geliştirmeye başladı. Ancak, bu cihazın bir giyilebilir teknoloji ürünü veya kulak içi cihaz olmayacağı açıklandı. Cihazın 2026'dan önce piyasaya sürülmesi beklenmiyor. Prototipin hâlâ geliştirme aşamasında olduğu ve tasarımının tamamlanmadığı belirtiliyor. Bu bilgiler, OpenAI'nin io markasıyla ilgili bir ticari marka davası sırasında ortaya çıktı. OpenAI, io markasıyla ilgili tüm tanıtım materyallerini geçici olarak kaldırdı. Şirket, bu cihazın kullanıcıların yaşamlarına entegre olacak, ekran bağımlılığını azaltacak ve yapay zekâ ile daha doğal bir etkileşim sunacak bir "AI arkadaşı" olmasını hedefliyor. Cihazın, masaüstünde veya cepte taşınabilecek kompakt bir formda olması planlanıyor. OpenAI CEO'su Sam Altman, bu cihazın şirketin en etkileyici teknolojisi olabileceğini belirtti. Cihazın 2026 yılında tanıtılması bekleniyor (techfundingnews.com).
4.Öğrencilerin onda biri yapay zekâyı dinleyip kariyer planlarını değiştiriyor
2025 Prospects Luminate Erken Kariyerler Anketi'ne göre, öğrenciler ve yeni mezunlar arasında yapay zekâ (YZ) araçlarının kariyer planlamasında kullanımı hızla artıyor. Katılımcıların yaklaşık %19'u, ChatGPT ve Microsoft Copilot gibi üretken YZ araçlarını kariyer tavsiyesi almak için kullandıklarını belirtti ve bu kullanıcıların %84'ü bu araçları "faydalı" veya "çok faydalı" olarak değerlendirdi. Ayrıca, başvuru süreçlerinde YZ'den yararlanma yaygınlaştı: %39'u özgeçmiş veya ön yazı düzenlemek, %30'u sıfırdan belge oluşturmak, %29'u ise mülakatlara hazırlanmak için YZ kullandığını ifade etti. Bu eğilim, başvuru sayılarında da artışa neden oldu; %27'si 50'den fazla başvuru yaptığını bildirdi. Ancak, YZ'nin iş piyasasını dönüştürmesi bazı mezunlarda belirsizlik ve endişe yaratıyor. Katılımcıların %10'u, YZ'nin etkisiyle kariyer planlarını değiştirdiğini belirtti. Bu durum, eğitim kurumlarının YZ'nin sunduğu fırsatları ve riskleri dikkate alarak öğrencilere rehberlik etme gerekliliğini ortaya koyuyor (luminate.prospects.ac.uk).
5.James Webb teleskobu, ilk kez bir ötegezegenin doğrudan görüntüsünü yakaladı
James Webb Uzay Teleskobu (JWST), ilk kez yeni bir ötegezegeni doğrudan görüntülemeyi başardı. TWA 7b adı verilen bu gezegen, Dünya'dan yaklaşık 110 ışık yılı uzaklıkta bulunan genç bir yıldızın etrafında dolanıyor. Satürn kütlesinde olan TWA 7b, doğrudan görüntülenen en düşük kütleli ötegezegen olma özelliğini taşıyor. Bu başarı, Fransız yapımı bir koronagrafın JWST'nin Orta Kızılötesi Aracı (MIRI) üzerine entegre edilmesiyle mümkün oldu. Koronagraf, yıldızın parlak ışığını engelleyerek gezegenin net bir şekilde görüntülenmesini sağladı. TWA 7b, yıldızının etrafında yaklaşık 50 astronomik birim uzaklıkta, toz ve enkaz halkalarıyla çevrili bir bölgede bulunuyor. Bu keşif, gezegen oluşumu ve evrimi hakkında yeni bilgiler sunarken, JWST'nin daha küçük ve Dünya benzeri gezegenleri doğrudan gözlemleme potansiyelini de ortaya koyuyor (cnrs.fr).
Bu haftalık da bu kadar. Merak Postası sizin ilginiz ve büyüyen kitlemiz ile hayatını sürdürebiliyor. Eğer bu bülteni beğendiyseniz lütfen paylaşmayı ve beğenmeyi unutmayınız.
Gelecek hafta görüşmek üzere!
Teşekkür ederim Halil bey, bu hafta da dünyaya farklı yerlerden bakmamı sağladınız.
Teşekkürler hocam! Ah şu İngilizler de demeden edemeyeceğim! :)